Bu yıl 96. defa verilecek Oscar heykelciklerini kimlerin kucaklayacağı büyük bir merak konusu. Oppenheimer, Barbie, Zavallılar (Poor Things), Dolunay Katilleri (Killers of the Flower Moon) gibi birbirinden iddialı yapımlar, Robert Downey Jr., Mark Ruffalo gibi başarılı isimler öne çıkıyor.
Hiç şüphesiz bu yıla damga vuran yapımlardan biri de Barbie idi. Hatta Cristopher Nolan’ın biyografik filmi Oppenheimer ile gişede karşı karşıya gelen ve “Barbenheimer” gibi bir fenomeni ortaya çıkaran film, hem oyuncularının performansına hem de yönetmen Greta Gerwig’e övgüler getirmişti.
Ancak tüm bunlar Gerwig’in de Margot Robbie’nin de Akademi tarafından aday olarak belirlenmesine yetmedi. Film, “En İyi Film” kategorisinde yarışsa da sinema dünyasının bu iki güçlü kadını adaylık alamadılar.
Bu durum da akıllara daha önce Oscar’da “En İyi Film” ödülünü alan ancak “En İyi Yönetmen” kategorisinde adaylık alamayan yapımları hatırlattı.
İşte o filmler…
CODA – 2021
CODA, işitme engelli yetişkinlerin çocuğu anlamına gelir ve bu derinden etkileyici film de ailesindeki tek işiten kişi olan bir kız hakkında. Film, aile bağları ve büyümeyle ilgili bir hikaye sunulurken “En İyi Film” ödülünü de sonuna kadar hak ediyor.
Başrollerinde ağırlıklı olarak işitme engelli oyuncuların yer aldığı ilk film olan CODA’nın senaryosu ve yönetmenliği ise Sian Heder’a aitti ve Heder bu yapımla “En İyi Yönetmen” kategorisinde aday gösterilmedi.
YEŞİL REHBER (GREEN BOOK) – 2018
Başrollerini Viggo Mortensen ve Mahershala Ali’nin olağanüstü performansıyla Afrikalı-Amerikalı piyanist Donald Shirley ile İtalyan-Amerikalı fedai Tony Lip’in hikayesini anlatıyor.
Salak ile Avanak ( Dumb and Dumber) ile tanınan 43 yaşındaki yönetmen Peter Farrelly’nin Oscar kazanmak bir yana Oscar’a aday olacak herhangi bir yapım ortaya çıkarması bile beklenmiyordu. Ancak Farrelly, Yeşil Rehber ile “En İyi Film” ve “En İyi Uyarlama Senaryo” ödüllerini kucakladı.
Yine de bu üstün başarıya “En İyi Yönetmen” adaylığı alamadı.
OPERASYON: ARGO (ARGO) – 2012
1979’da İran’daki ABD rehine krizi sırasında Tahran’daki altı Amerikalıyı kurtarmaya yönelik riskli operasyon beyazperdeye uyarlanıyor ve hem başrolde hem de yönetmen koltuğunda Ben Affleck’i görüyoruz.
Film, rakiplerine karşı kazanarak Oscar heykelciğini alsa da bu durum, tartışma da yaratmıştı. Ayrıca “En İyi Yönetmen” dalında Affleck’in adaylık alamaması da dikkat çekmişti.
BAYAN DAISY’NİN ŞOFÖRÜ (DRIVING MISS DAISY) – 1989
Bayan Daisy’nin Şoförü, kimi eleştirmenler tarafından 1980’lerin ve hatta tüm dönemlerin en zayıf filmlerinden biri olarak görülse de izleyicinin ilgi gösterdiği bir yapım oldu.
Jessica Tandy ve Morgan Freeman’ın başrolleri üstlendiği Bruce Beresford’un yönetmenliğini yaptığı filmde, yaşlı bir Yahudi kadın ile onun Afrikalı-Amerikalı şoförü arasında gelişen ilişki konu alınıyor.
Film; Düşler Tarlası, Doğum Günü 4 Temmuz, Ölü Ozanlar Derneği ve Sol ayağım gibi birbirinden iddialı filme karşı Oscar’ı kazanarak herkesi şaşkınlığa uğratsa da Beresford, “En İyi Yönetmen” dalında aday gösterilmeyerek dikkat çekti.
BÜYÜK OTEL (GRAND HOTEL) – 1932
Hiçbir oyunculuk adaylığı olmadan “En İyi Film” ödülünü kazanan çok az filmden biri olan Grand Hotel, Berlin’de lüks bir otelde konaklayan birbirinden çok farklı insanlardan oluşan renkli bir grubun anlatıldığı romantik bir trajedi.
Greta Garbo ve Joan Crawford gibi yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosu olsa da hiçbir oyuncu gibi filmin yönetmeni Edmund Goulding de “En İyi Yönetmen” adaylığı alamadı.
KIRIK KANATLAR (WINGS) – 1927
Amerikan yapımı sessiz film, ilk defa düzenlenen Akademi Ödülleri’nde “En İyi Film Akademi Ödülü”nü kazandı ve aynı zamanda da Gary Cooper’ın bir yıldız olmasına yardımcı oldu.
Belki de şimdiye kadar yapılmış en romantik savaş filmi olan Wings, inanılmaz performansları ve etkileyici teknik özellikleriyle hem izleyicilerden hem de eleştirmenlerden tam not alan filmlerden biri oldu. Ancak yönetmeni William Wellman filmde harika bir iş çıkarmasına rağmen “En İyi Yönetmen” adaylığını alamadı.